İsrail’in Filistin halkını, Hz. İsa’nın doğum yeri ve kiliseleri, camileri ve hastaneleri vuruyorsa, “Kutsal toprakların” şehirlerine karşı giriştiği ve tüm dünyaya meydan okuyarak gerçekleştirdiği insanlık sucu mu dersiniz, katliam mı artık adına ne koyarsanız koyun tepki göstermek için illaki bir siyasi gerekçe veya benzeri gerekçe olmasına gerek yoktur. Eğer vicdan diye bir şey varsa ise, eğer kafamızın içinde bir nebze akıl varsa buna tepki gösterebiliriz.

İkinci dünya savaşında Yahudilere uygulanan muamelelerin bir benzeri ne yazık ki 40-50 yıldır Filistinlilere uygulanmaktadır. Bunun manzaraları her gün milyonlarca insanın medya sayesinde insanların gözüne giriyor. On milyonca, yüz milyonlarca insan, öfke ve hınç gözyaşları akıtıyor.

Aslında İsrail bizatihi bir devlet de değil, izafi bir devlettir. Ağa babalarının desteği ile ayakta durmakta ve kurulduğundan bu yana da vekalet savaşları yapmaktadır. O nedenledir ki ağa babaları İsrail’in üzerinde birazcık ellerini çekerlerse İsrail’in güvenlik doktrinin de, silahlı gücünün de, istihbarat gücünün de abartıldığı kadar olmadığı görülür barışta sağlanır.

Sürecin ne şekilde, nasıl sonuçlanacağını öngörmek kolay değil. İsrail askeri ve siyasi liderleri, ucu soykırım tehdidine varan açıklamalar yapıyor. Peki, bu açıklamalar kime ya da hangi güce dayanılarak yapılmaktadır? Daha önce de yaptıklarından başka bir şey yapmıyorlar ki. O zaman da çocuklara kıyıyorlardı şimdi de.

Ancak her durumda bu savaşın öncekilerden farkının savaşın sonunun farklı olacağındadır. Çünkü savaşın sonunda savaş öncesi şartlara dönüşün olmayacağı kesin gözükmektedir. Denklem kesinlikle değişecektir. Ancak bunun hangi şekilde ve kimin lehine olacağını şuan için söylemek zor.