Kadrosunun ihtiyaç duyulan mevkilerine yerli yerinde transferler yapamasa da şu an itibarıyla Eyüpspor maçındaki oyuncu grubu ile göstermiş olduğu performansla Trabzonspor bu maçtan sonra ileride daha da üst seviyede oynayacak olduğu maçlarla lige damgasını vuracaktır kanısındayım.
Sezon başı sabır pasları, geri pasları hastalığından kurtulup, rakibi kendi alanında presle tutarak ofansif futbolla ne yapacağını bilen takım hüviyetine kavuştuğunun en belirgin maçını gördük. Rakip penaltı kaçırmıştır. Olabilir, golü atmış da olabilirdi. Oysa sezon başından bugüne kadar Trabzonspor öylesine handikaplı maçlar oynamıştır ki misyonunu yitiren takım olarak dillendirilirken, birdenbire aslına dönüş yolunda görülmesinin en büyük belirtisi takım birlikteliğidir ki anlatılmak istenen de bir maçta ilk yarı iki farklı yenilgiyle soyunma odasına gidebilir. İkinci yarı kazanma arzusunu sahaya yansıtmada takım oyunu anlayışını öne alarak yenemeyeceği takım yoktur söylemi afaki değildir. En azından yenemiyorsa yenilmeyecektir.
Eyüpspor maçında rakibin alan savunma anlayışı içerisinde bir adım önde direnç göstermesi ve de kanatları iyi kullanarak uzun paslarla Trabzonspor alanında tehlikeli ataklar üretse de sonuç olarak dengeyi anında yakalayabilen bir oyuncu grubuna sahip Bordo-Mavililer, golü geç bulsa da kaçırdığı pozisyonlar hiç de yabana atılacak pozisyonlar değildi.
Psikolojik avantajla Trabzon’a gelen Eyüpspor’u kutlamak gerekir. Hiçbir zaman oyunu çirkeflik içerisine sokma uğraşında olmadan, futbola saygı, meslek onuruna saygı, rakibine duyduğu saygıdan ötürü tekrar kutlarım. Bu maç Fırtına’nın dönüm maçı olarak kabul edilebilir ki önümüzdeki maçlarda deplasmanda olsa Trabzonspor artık farklı oynayacaktır.
Adı futbol ya, her şey var. Gerilerden gelip, geçmişinde çok gördüğü tepelere çıkmak Trabzonspor için zor bir olay olmayacaktır. Bu üç puan çok önemliydi. Kazanmak için her şey yapıldı ve de kazanıldı.
Tebrikler arkadaşlar.