Evet, bütün okullarımız güzel olmalı.
Köylerimizden kentlerimize, ilköğretimden liselerimize irili ufaklı bütün örgün kurumlarımız güzel olmalı.
Madden ve manen çok güzel olmalı.
Albenili ve etkileyici olmalı ve tabii ki davetkâr ve rahatlatıcı.
Donanımlı ve kimlikli olmalı ve tabii ki milli ama aynı zamanda evrensel.
Bizim olmalı, kucaklayıcı ve aydınlatıcı.
Ve son tahlilde bütün okullarımızın ruhu olmalı ve tabii ki o ruhu temsil edecek öğrencileri.
***
Elbette kastettiğim devlet okullarıdır.
Devletimizin okulları tarihimiz ve geleceğimizdir.
En değerli varlıklarımız ise evlatlarımız.
O halde evlatlarımız, her bakımdan en donanımlı kurumlarda eğitim alabilmeli, öyle değil mi?
Eğitim söz konusu olduğunda; devletin bütün okulları tereddütsüz en doğru adrestir diyebilmeliyiz, öyle değil mi?
Gözümüz hiç arkada kalmadan gönül rahatlığıyla geleceğimizi okullarımıza emanet edebilmeliyiz, öyle değil mi?
İskandinav ülkeleri, şu ülkeleri, bu ülkeleri deyip onların eğitim sistemlerine öykünme dönemi artık sona ermeli. Kendi gerçeklerimizle çağdaş yaklaşımları buluşturup, ufuk açıcı bir eğitim zemini oluşmasını umuyorum.
21. yüzyıl Türkiye’si için bu beklentilerimiz fazla mı?
Bütün okullarımızın, parmakla gösterilecek örnek okul olmasını istemek, uçuk bir hayal mi yoksa?
Eğitim bir numaralı gündemimiz, okullar en değerli kurumlarımız olmalı, öyle değil mi?
***
Ve bir gün yolum Beşikdüzü Ahmet Gün Anadolu İmam Hatip Lisesi Fen ve Sosyal Bilimler Proje Okulu’na düştü.
Hani derler ya “Seni tanıdım hayata bakışım değişti”
İşte öyle bir şey oldu.
Okul; etkileyici sıcaklığını, daha ilk karşılaştığımda net bir şekilde bana hissettirdi.
Hani derler ya; “Orası, burasıdır.”
İşte öyle bir his oluştu.
Çok geçmeden doğru yerde, devletimin güzel bir okulunda olduğumu anladım.
Demek ki olabiliyormuş diye mırıldanarak okulun etki alnına girdim.
Okulun yatılı bölümü tamamen kız, gündüzlü bölümü ise karma öğrencilerden oluşuyor.
Okul, öncelikle temizliği ile ben buradayım diyor.
Kurumun, bütün alanlarının aynı özenle temiz temiz tutulduğunu görmek gerçekten şaşırtıcıydı.
Depodan kütüphaneye, dersliklerden konferans salonuna bütün birimler, derli toplu oluşuyla gayet dikkat çekiciydi.
Sanki her şey yerli yerinde ve zamanında harekete geçmeye hazır.
Öğrencilerin gözlerinin içinde gülücükler gördüm. O gülücükler, öğrenci davranışlarına rahatlık ve özgüven olarak yansımış. Ait oldukları yeri sevdikleri ve orayı gönülden benimsedikleri her hallerinden belli oluyordu doğrusu.
İçtenlik, saygı, sevgi ve disiplin okulun bütün alanlarında kendini hissettiriyor.
Tanıştığım öğretmenlerin de aynı ruhu içselleştirdiklerini kısa süreli sohbetlerimizde fark ettim.
Elbette uzun bir gözlem yapamadım ama burada, çalışkan ve özverili bir kadronun olduğu açıktı.
Bu kadro, az ama seçkin olan öğrenci kitlesini her bakımdan uçurmaya hazır görünüyor.
Bu güzel görüntünün paydaşları öğretmenleri ve öğrencileri kutluyorum.
Bu görüntüyü başarıyla yöneten kurumun müdürü Sayın Necip Yıldırım’ı kutluyorum. Çok iyi bir yönetim ve denetim anlayışı geliştirmiş bunu her alanda gözlemlemek mümkün.
Müdür yardımcıları Emin Şen, Ayhan Kıran, İbrahim Cüre ve Hasan Gümüş belli ki onlar da başarı halkasında yerlerini almışlar, kutluyorum.
Ve tabii okulun yapımında emeği geçen iş insanı Ahmet Gün Bey’i de eğitime verdiği destekten dolayı kutluyorum.
Örnek bir okulla tanıştım çok mutlu oldum.
Sayılarının çoğalması dileğiyle, tebrikler “Ahmet Gün İmam Hatip Lisesi.”