İsterseniz önce Fatih Büyük Camii tarihi hakkında kısa bilgi verelim.

Sonrasında böylesine değerli dünya kültür mirası içinde önemli yeri olan bir kültür varlığının, camimizin nasıl da hoyratça bilinçsizce çirkin görüntülerle perdelendiğini anlatalım.

Kime anlatacağız?

Mesela hemen yanı başındaki müftülüğe...

Mesela hemen arka sokaktaki mülkün sahibi Vakıflar Bölge Müdürlüğüne...

“Yapı, Altınbaşlı Meryem Kilisesi (Chrysokephalos) olarak adlandırılmıştır. Yapılışı 914 yılına kadar inmektedir. Bu yapının manastır içerisinde bazilikalı planlı olarak yapıldığı sanılmaktadır. Bugünkü planın esası 12'inci yüzyılda gerçekleştirilmiş olmalıdır. Araştırmacılar yapının 6 esas onarım devri geçirdiğini belirtmişlerdir. Kuzey girişi 14'üncü yüzyılda inşa edilmiştir. Zamanında şehrin baş kilisesi, katedrali olduğu için yapının süslemesine önem verilmiştir. Fetihten sonra camiye çevrilmiş ve belki de Fatih, Cuma namazını burada kılmıştır. Fatih Medresesi de yapıya bitişik olarak kurulmuştur. Türk devrinde caminin esas girişi kuzeye alınmış, güney duvarının ortasına bir mihrap yerleştirilmiş, minber konulmuş ve minare yapılmıştır. Mihrap taştan yapılmış olup, zengin bir süslemeye sahiptir. Selçuklu örneklerini hatırlatmaktadır. Ceviz ağacından yapılmış minber değerli bir sanat eseridir. Günümüzde cami olarak kullanılan bina yerli ve yabancıların en çok ziyaret ettikleri yerler arasında yer alır.”

ECDAT YADİGÂRINA SAYGI BÖYLE Mİ OLUR?

Her konuşmalarında  “ecdat yadigarı” sözünü dillerinden düşürmeyenler nedense Trabzon tarihinin kalbi Ortahisar’daki 9. yy.dan günümüze kadar gelmiş 1461 yılında fetihle birlikte camiye çevrilmiş böylesine görkemli bir geçmişe sahip yapıyı, WC tabelaları istila etmiş umurlarında değil.

Öylesine dev tabelalar konulmuş ki, tarihi mabed gölgelenmiş.

Yapı kaybolmuş.

Resim veremez olmuş.

AVM işletmesi gibi WC tanıtım levhaları ortalığı sarmış.

Fatih Sultan Mehmet bu yapıyı camiye çevirip, fethin sembolü olarak kılıç kuşanırken Trabzon'u Türk yurdu yapmıştı. Fethin sembolü camii Trabzon’da en çok ziyaret edilen yapı.

Restorasyondan sonra caminin ismi gayet şık ve tarihi yapıya yakışır şekilde giriş kapısına işlenmişken, ne hikmetse, büyük bir aymazlık ve cahillikle nerdeyse caminin görüntüsünü kapatacak biçimde WC levhaları dört bir tarafı sarmış.

Bu arada caminin etrafındaki yol da dâhil olmak üzere çevresinin perişanlığı böylesi tarihi bir mirasa hiç de yakışmamakta... Hemen caminin karşısındaki tarihi muvakkithanenin etrafı direklerle çevrilmiş.

Yol bozuk.

Estetik hak getire.

Koruma ve kollama anlayışımız eksik... Ama bu kadarı da artık affedilir değil.

Camiden önce tabelalar görünüyor.

Gezerken, tarihi yapıya bir resim çekeyim dersen WC işletmesinin levhaları girer kadraja öncelikle.

O WC tabelaları oraya asılırken kimden izin alınmış?

Müftülükten mi, Vakıflar Bölge Müdürlüğünden mi, Kültür Varlıklarını Koruma Müdürlüğünden mi?

Caminin Koruma Derneği de mi bu duruma müdahale etmemiş?

Ya da bu ilgili kurumlar hiç mi görmemişler böylesi bir aymazlığı?

Konuyu dile getirdik. Takibe devam edeceğiz.

Haftaya yine bu köşede bu çirkinlik giderildiyse ilgililere teşekkür edeceğiz.

Yok giderilmezse başka şeyler yazacağız.

Ecdada saygı...

Kültür varlıklarına saygı...

Tarihe saygı...

Trabzon'u sahiplenme lafla değil, icraatla olur.

Kentin tarihi mekânı Ortahisar’ı ziyaret eden yerli ve yabancı turistler Fatih Büyük Camii fotoğrafını çektiklerinde nerdeyse yapıyı kaplayan WC levhalarından başka bir şey göremiyorlar... Yazıktır Trabzon'un imajına...

TRABZON GÜMÜŞHANELİLER DERNEĞİ'NDE YENİ DÖNEM

Trabzon’daki sivil toplum örgütleri içinde önemli bir yere sahip Trabzon Gümüşhaneliler Derneği Yönetimine, Trabzon’un yakından tanıdığı gazeteci-yazar-K.T.Ü emekli öğretim üyesi Uğur Yenidoğan ekibiyle birlikte talip oldu.

Yenidoğan, Trabzon Gümüşhaneliler Derneği'nin 19 Temmuz'da yapacağı  olağanüstü ve  erteli kongresinde yönetim kurulu başkanlığına aday olduğunu belirterek, konuyla ilgili düşüncelerini dile getirdi: “Trabzon Gümüşhaneliler Derneği kentimizde bulunan İl dernekleri içinde en aktif ve üye sayısı en fazla olanıdır. Maalesef pandemi dolayısıyla dernek çalışmaları bir irtifa kaybı yaşamıştır. Mevcut yönetim kurulu istifa etmiştir. Bir boşluk olmaması için göreve talip olduk. Öncelikle yeni bir lokale taşınmak ve yeni gelir kaynakları oluşturmak istiyoruz. Asıl amacımız ise Trabzon Gümüşhaneliler Derneği üyelerini daha nitelikli bir ortamda yeniden bir araya getirmektir.  Yönetimi birlikte oluşturduğumuz üye arkadaşlarımızla değerli hemşerilerimizi daha sık bir araya getirecek sosyal ve kültürel bir program hazırlıyoruz. Hemşerilerimizi her ortamda özenle temsil başta olmak üzere çeşitli sorunlarında da yanlarında olacağız. Bir STK olarak partiler üstü ve her kesime eşit mesafede milletimizin hizmetinde olmak istiyoruz. Seçimin üyelerimize hayırlı olmasını diliyorum.”

Trabzon ve Gümüşhane illerinde geniş bir çevreye sahip, kültürel ve sosyal hayat anlamında iki ilin de özelliklerine vâkıf, uzun yıllar yaşayıp; ilk, orta, lise ve üniversite eğitimini Trabzon' da alan Yenidoğan, eğitimci kişiliği ile de birçok öğrenci yetiştirmiş. Uzun müddet KTÜ Kültür Müdürlüğü ve öğretim üyeliği görevinin yanı sıra Trabzon basınında da hizmet veren Yenidoğan, hem Gümüşhane hem de Trabzon'daki birçok kanaat önderleri ile bağlarını hiçbir zaman koparmamış. Ayrıca en az on bin yıllık tarihe sahip  Göbeklitepe  için yazdığı kitap ile de yayın dünyasında önemli izler bırakmış olan Uğur Yenidoğan görev alması halinde Trabzon/Gümüşhane arasın da var olan bağları kültür ve turizm alanında da daha da güçlendirme adına çalışacaklarını belirtti.

+++++++++

HAMSİKÖY'DE TURİZM VE BETONA YENİLMEK

Hamsiköy çok güzel...

Hamsiköy eski hareketli günlerine döndü.

Kervanların uğrak yeri tarihi Hamsiköy artık yerli ve yabancı turistleri ağırlıyor.

Hamsiköy'de birçok irili ufaklı konaklama ve yeme içme tesisi hizmet veriyor.

Konaklayan da memnun, yiyen içen de...

Ama bir/birçok sorun var Hamsikoy'de:

Özgün yapı kalmamış.

Yapılanmada bir plan ve düzen yok.

Tabela kirliliği had safhada.

Hamsiköy'ün meşhur manzarasına engel yapılaşmalar var.

Trafik ve park sorunu oluşmuş.

Hepsinden önemlisi İran Transit ve ondan eskisi tarihi İpekyolu’nun en önemli durak noktası olan Hamsiköy'de geçmişi hatırlatacak özgünlük kalmamış.

Yeni yapılan binalarda da bu tarihi yapıya uyulmamış.

Herkes iyi niyetiyle turizme dört elle sarılmış.

Körfez ülkelerinden gelenler çoğunlukta olmak üzere yabancı turistlerin yanı sıra yerli turistlerin de yoğun ilgi gösterdiği Hamsiköy'ün bu potansiyelinin devam edilmesi isteniyor ve kendi tarzı ve yapısıyla turizmde bir ekol oluşturması çok önemli.  Şirince gibi ülkemizde birçok örneği bulunan özgün yapısı korunmuş beldelerde doğa ve tarihin sunduğu güzellik turizmde tam bir cazibe merkezi oluşturuyor.

Hamsiköy'ü Hamsiköy olarak koruyup/geliştirmek gerekiyor.

Çok değil 50 yıl öncesinin Hamsiköy'ü betona yenilmemiş haliyle, gelişigüzel yapılaşmanın içinde bozulmamış şekli ile günümüze ulaşmış olsaydı keşke.

Kimler gelip geçmedi ki bu tarihi ipek yolunun şirin köyünden.

Kimler konaklamadı ki, sabahleyin yola dinç bir şekilde devam etmek üzere Hamsiköy’de. Kervanların durak noktası.

Soğuk kış gecelerinin soba başlarında yudumlanan sıcak çaylarla yorgunluğa ara verilen mola noktası Hamsiköy, yüzyılların ötesinde bize kadar gelen anılarını yaşatmak istiyor.

Doğaya ve tarihe saygılı yapılaşma çok mu zordu?

Zor değildi... Sadece niyet  gerekliydi...

+++++++++

HAFTALIK

BAYRAMDA MAHALLELERİMİZİ ARADIM YOKTULAR

Şöyle alıcı bir gözle Trabzon'u gezelim dedik bayram boyunca.

Önce çocukluğumun geçtiği mahalleden başlamak istedim.

Hacıkasım’dı mahallemizin adı.

Adı var ama kendi yoktu.

Kurtuluş İlkokulu’nda okudum. O da yoktu.

Karmaortaokulu’nda devam ettik... O da yıkılmıştı.

Mahalle yok olmuştu çocukluğumuzla birlikte.

Geçelim Yenicuma'ya dedik. Gençliğimizin bir bölümünün geçtiği mahalleye.

Acayip beton viyadükler karşıladı bizi.

İlk kar düştüğünde kendimizi sırtlarında bulduğumuz Boztepe de bağrından delinmişti... Yenicuma da yok olmuştu artık... Kimse de kalmamış... Babaevi beton viyadükler altında ezilircesine varlığını sürdürmeye çalışıyordu.

Mahalle sanki savaştan çıkmış. Her şey yıkık.


 

Her taraf kırık çıkık.

Evler boş. Yıkılmayı bekliyor.

Gariban göçmenlerin çocukları kapı kapı dolanıp bayram harçlığı toplamaya çalışıyor. Yarı yıkık evlerde kaçıp geldikleri ülkelerindeki manzaraya benzer bir yaşam sürüyorlar. Tek bir farkla, ölüm korkusu yaşamadan...

Görüntü içler acısı...

Çocukluğumuzdan, geçmişimizden izler kalmamış. Oysa ki Yenicuma Trabzon'un tam da merkezi... Şehrin en güzel yeri. İnsansızlaştırarak değil de yaşatarak bir planlama ile korunabilirdi.

Şart mıydı Boztepe'yi viyadüklerle geçip, tünelle bağrını delmek?

Anılarla birlikte iki koca tarihi mahallenin yok oluşu ömrümüz