Türkiye’nin kurtuluş mücadelesinin başarıyla sonuçlanmasını sağlayan, aldığı kararlar uyguladığı metotlar örnek liderliğiyle tüm dünya devletlerinin saygısını kazanan, yılgınlık ve korkaklık yerine şanlı ve cesur bir mücadeleyi tarih sahnesine taşıyan büyük komutan, emsalsiz lider Atatürk'e minnettarız. Atatürk ömrünü bağımsızlık mücadelesine adamıştır. Özgürce nefes almak için özgür topraklarda yaşanması gerektiğini çok iyi bildiğinden gerek askeri hamlelerini gerekse siyasi manevralarını buna göre şekillendirmiştir. "Türk Milleti bağımsızlıktan yoksun yaşamamıştır, yaşayamaz ve yaşamayacaktır. Tam bağımsızlık, bizim bugün üzerimize aldığımız vazifenin temelidir" sözleri ile bağımsızlıktan vazgeçilemeyeceğine vurgu yapmıştır.

Kurtuluş Savaşı'nın kazanılmasının ardından ise ilk iş olarak millet egemenliğine inandığı için Cumhuriyeti kurmuş, ilke ve inkılaplarıyla çığır açmış, milletimizin bir arada yaşama iradesini her şeyin üstünde tutarak aydınlık, çağdaş bir gelecek inşa etmiştir. Eğitimi kurtuluş mücadelesinin bir parçası olarak gören, eğitim alanındaki başarıların aynı zamanda kalkınmaya da önemli etkisi olduğunu düşünen ve bu nedenle eğitim seferberliği başlatan Atatürk, Kurtuluş Savaşı'nın devam ettiği yıllarda 15-21 Temmuz 1921 tarihinde Maarif Kongresi düzenlemiştir. Türk eğitim sisteminin temel sorunları, eğitimin ihtiyaçlarının belirlenmesi, eğitimde birliğin sağlanması, eğitim programlarının oluşturulması için atılan bu adımın ardından Atamız; Harf İnkılabı yapmış, Tevhidi Tedrisat Kanunu'nu çıkarmış, kız ve erkek çocuklarının eşit eğitim hakkına kavuşmasını sağlamış, Maarif Teşkilatı Hakkında Kanun çıkarmış, Türk Tarih Kurumu ile Türk Dil Kurumu'nu kurmuştur. Atatürk için öğretmenler eğitimin yapı taşıdır. Öğretmenlere verdiği değeri her fırsatta dile getiren Atatürk, Muallimler Birliği Kongresi üyelerine hitaben yaptığı konuşmada, "Yeni nesli, Cumhuriyet'in özverili öğretmen ve eğitmenleri, sizler yetiştireceksiniz; yeni nesil, sizin eseriniz olacaktır. Eserin kıymeti, sizin yeteneğiniz ve özveriniz derecesiyle uygun olacaktır" demiştir. Atatürk'ün Türk öğretmenlerine güveni de inancı da tamdı. İşte bu nedenle de öğretmenlerin hem yaşam şartlarını hem de itibarlarını yükseltmek için büyük gayret göstermiştir. Öğretmenlik mesleği O'nun için o kadar kıymetliydi ki, 1928 yılında Millet Mektepleri Başöğretmenliği unvanını kabul etmiştir.

Atatürk ismi, vatanın bölünmez bütünlüğünün, bağımsızlığımızın, Türk milletini birleştirici ruhun simgesidir. Buna rağmen ne yazık ki bazı kişiler Atatürk'ü değersizleştirme, Türk milli mücadelesini küçümseme, Atatürk'ün yaptığı yeniliklerin altını oymaya çabalamaktadır. Kimi tarihçi kılığıyla kimi de gazeteci-yazar kılığıyla... Ortak değerlerimiz üzerinden tarihimize, Türk varlığına, Türk kimliğine kin kusmaktadırlar. Türk Milleti Atatürk'e dil uzatanlara, değerlerimizi kirletenlere hiç prim vermemiştir. Atatürk'ün aziz hatırasına saldırarak, aslında Anadolu'daki Türk varlığına saldıran şahsiyet yoksunlarının karşısında daima çelik iradeyle durmuştur. Türkiye Cumhuriyeti'nin parlak geleceğini tehdit eden bu işgalci artıklarına asla geçit vermemiştir. Atam; fikirlerini, duygularını anlıyor ve hissediyoruz. Fikirlerin yolumuzu aydınlatmaya, mücadelen kılavuzumuz olmaya, her biri derin anlam barındıran eşsiz sözlerin yüzyıllar da geçse hatırlanmaya devam edecektir. Emanetlerine son nefesimize kadar sahip çıkacağız ve gelecek nesillere aktaracağız. Kurtuluş mücadelesinde yaktığın meşale ebediyen sönmeyecektir! Türkiye Cumhuriyeti Devletinin banisi Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü ebediyete uğurlanışının 82. yıldönümünde rahmet, minnet ve Fatihalarla anıyoruz. Ruhu şad olsun.