İnsanın beklemediği olaylar karşısında bazen şaşkınlık içerisinde kalıp ne yapacağını bilemeyeceği anları olur. İşte onlardan birini geçen hafta bizzat kendim gözlemleyerek yaşadım ve kurum yöneticilerinin beceriksizlikleri adına çok üzüldüm.

           
Bir yakınımız, rahatsızlığı üzerine Ahi Evren Kalp ve Göğüs Hastalıkları Hastanesi’ne getirildi. 1 Kasım 2022 günü yatışı yapıldı. Tetkik sürecinden sonra “anjiyo” olmasına karar verildi ve anjiyo yapıldı. Sonrasında, hasta yakınlarına; heyetten çıkacak kararı bekleyelim denildi. Sonun da “heyet kararı” çıktı ve hastanın aort damarında problem olduğu, kalp kapakçığının değiştirilmesi gerektiği söylendi. Bu işlemin, açık mı yoksa kapalı ameliyat ile mi yapılacağına Konsey’in karar verileceği belirtildi. Bu süreçte hasta normal serviste yatmaktadır. Sonunda konsey kararı çıktı ve hastanın “kalp kapakçığının” değiştirilmesi için “açık ameliyat yapılmasına” karar verilmiş olduğunu öğrendik. Buraya kadar her şey normal. Hastane uygulaması gereği ameliyat için, hastane kurallarına göre çalışan ilgili branş doktorlarına ameliyat görevlendirilmesi bildirildikten sonra, bizim hastamızın yakınlarına da; hastane görevlendirilmesine rağmen, hekim tercihlerinin olduğu hastane yönetimince bildirildi. Yakınlarımız da, tercih ettikleri doktoru bulup onun ile ameliyat için konuştu. Hekim kabul etti ve hastayı yattığı servise gelerek kontrol edip yürüttü ve sonrasında, hasta yakınlarına; bu hastanın kapalı ameliyat olması gerekir, buna açık ameliyat kararı niçin verildi? Ben heyet ile görüşüp buna kapalı ameliyat yapmak isteğimi bildireceğim, umarım başarılı olurum diyerek ve de hasta yakınlarının içine bir şüphe düşürerek servisten ayrılır.

           
Hiçbir şekilde hasta yakınlarının yanında yapılmaması gereken değerlendirme alenen hasta yakınları yanında yapılınca, haklı olarak onlarda da büyük bir endişe oluşmuş. Doğrusu birazda paniklemişler. Belli bir zamandan sonra, ameliyatı yapacak doktor gelip, durumu kurula sunduğunu ancak kurulun kararını değiştirmek istemediğini bildirip, kendisinin de bu durumda hastayı ameliyat yapmayacağını söyleyip servisten ayrılmış.

           
Belli ki hastanenin ekonomik durumları ile ilgili bir sıkıntının yaşandığı hasta yakınlarınca düşünülmüş. Bunun üzerine başhekim bey ile görüşmek istemişler ve görüşerek başhekim beye durumu ifade etmişler. Hastane yönetimi ve ilgili doktorlar ve değerlendirmeyi yapmış olan “tıp konseyi” arasında konuşulması ve de tartışılması gereken konular, hastanın ve hasta yakınının önünde açıktan açığa yapılarak ilgili kişilerde büyük bir moral bozukluğunun meydana getirildiğini söylemek isterim. Başhekim bey ilgilileri dinlemiş ancak, ilgisiz şeyler söyleyerek hasta yakınlarının endişelerinin daha da artmasına sebep olmuştur. Konseyin toplanacağını kararı vereceğini söylemiş. Hâlbuki konsey toplanmış, karar verilmiş, ameliyat yapacak doktor konsey ile kararı tartışmış. Bunların hepsi başhekim beye söylenmesine rağmen tavrında değişiklik olmayınca; hasta yakınları da hastasını bu ortamda sağlıklı bir ameliyat yaptıramayacağı endişesi ile hastaneden çıkaracağını ve götüreceğini söylemiş. Kalp kapakçığı değiştirilecek kadar ciddi bir hastanın, hastaneden çıkarılmasının doğru olamayacağını Başhekim’in söylemesi gerekirken, hiçbir şey söylemeden hasta yakınlarının ayrılmasına kayıtsız kalmış. Ardından hasta yakınları da hastalarını alarak İstanbul’a getirmişler.

           
Şimdi; işte tam da “böyle de olur mu” sözünün söylenmesi zamanıdır. Bölgemizde çok önemli hizmetlerde bulunduğuna inandığımız bir hastane yönetiminin, önemli bir hasta için bu şekilde davranmasının mazur görülebilecek hiçbir tarafı yoktur. Hasta 1 Kasım 2022 günü hastaneye girmiş, 8 Kasım 2022 günü bu gelişmeler üzerine hastaneden ayrılmıştır. Adı Yakup Dilber’dir. 73 yaşında bir hastadır. Peki, bu durum ilgililerin hastanın dosyası üzerinde yapacakları bir inceleme ile kolayca anlaşılabilecektir. Hasta yakınları da zaten CİMER’e şikâyette bulunmuşlar. Yetkililere buradan seslenmek isterim, bu ve benzeri olaylar hastanelerimizde yaşanmamalı, tedbir alınmalı, gereken yapılmalıdır. Suçlamak için değil ancak, böylesine önemli konularda bu kadar keyfi sayılabilecek tavır ve davranışlarda bulunanlar yöneticilik yaptığını sanmamalıdırlar. Çok ama çok üzücü bir durumdur, bilinmesini isteriz.