Ülkemizin çevresindeki son gelişmeler insanlığımızdan eser bırakmayacak gelişmelere gebe olduğu gibi tarih boyunca oluşturulan medeniyetimizin ortak değerlerini de yerle bir etmektedir.

Yeni yüzyıl hiç kuşkusuz insanoğlunun meydana getirdiği buhranlarla başladı. Dünyamızda insanoğlunun eliyle toplu halde bugünlerde yaşanan ölümler ve katliamlar insanlığımızı yok ettiği gibi medeniyetimizin temel değerlerini de yok etmektedir.

Bildiğiniz gibi; İnsanları kişilikler, toplumları kültürler, medeniyetleri ise ürettikleri değerler birbirinden ayırır. Bu anlamda kişilik insanı, kültür toplumu, medeniyet ise milletleri temsil eder. Bir insanı diğer insanlardan farklı kılan şey kişilik; bir toplumu diğer toplumlardan ayrı kılan şey kültür; bir milleti diğer milletlerden farklı kılan şey ise medeniyettir. Hiçbir medeniyet, birden kendi kendine steril bir ortamda meydana gelmez. Bütün medeniyetler bir yaşanmışlığın, yaşanan bir hayat hikâyesinin ve var olan bir gerçekliğin içinde doğar. Bu anlamda her medeniyet insanlığın o güne kadar ortaya konulan ortak birikiminden istifade etmiştir. Bunun yanında güzel, anlamlı ve doğru olan unsurları devralmıştır. Devraldığı bu unsurlardan istifade etmiş, bir kısmını dönüştürmüş veya yeni sentezler oluşturmuştur. Böylece bireyin ve toplumun hayatını bir tarihsel süreklilik içinde inşa etmiş ve zaman içinde bir medeniyete dönüşmüştür. Bu bağlamda şunu diyebiliriz ki, medeniyet insanlığın en uygun ve kabul gören ortak birikimidir. Müslümanlar geçmişte, Yunan düşüncesi ve Hint felsefesini incelemiş, kendi düşünceleriyle sentez etmiş ve yeni bir medeniyet inşa etmiştir. Yine Batılılar, Haçlı seferleri ve Endülüs üzerinden Müslümanların birikimlerinden istifade etmişler. Bu birikimi kendi düşünceleriyle sentezlemişler ve sonuçta yeni bir medeniyet inşa etmişlerdir. Bu anlamda medeniyet, insanlık birikimini kendine bir veri olarak alır. Selçuklu ve Osmanlılardaki Ahi ve Lonca teşkilatları, eyalet sistemi gibi kurum ve uygulamalar bu yolla diğer medeniyetler için daha sonraları bir kazanıma dönüştürülmüştür. Bu yüzdendir ki, bize göre medeniyet insanlığın en sahih birikimidir. İyi ve faydalı olan, kötü ve zararlı olmayan ve insanlar için yaşamsal olduktan sonra ne üretilirse üretilsin, kim tarafından üretilirse üretilsin medeniyete bir katkıdır. Milli kültürü bizzat medeniyetin kaynağı haline getirmek ve toplumu soysuz değişmelerin açık pazar yeri halinden kurtarmak hareketi olarak bilinmesi gereken bir düşünce sistemi olan medeniyet bilincine ihtiyaç vardır. Bugün en önemli mesellerimizden bir tanesi de medeniyet davasıdır.