Bu ülke işgal altında mıdır? İki de bir ortaya çıkıp “beka sorunumuz var, kurtuluş savaşı veriyoruz” deyip duruyorsunuz. Her zorlandığınızda, her beceriksizlik ve başarısızlığınızda bu milleti sahipsiz belleyerek uydurduğunuz yalanlarla aldatıp kandırmaya çalışıyorsunuz. Üç yıl önce aynı teraneleri dinledik, bugün de aynı teraneleri dinliyoruz. Bu millet bir kez Kurtuluş Savaşı verdi, “beka” sorununu çözdü. Allah bir daha o korkunç günleri bu millete yaşatmasın.


79’dan beri gılobal sermayeye, hiçbir rekabet gücü olmayan bu ekonomiyi teslim edenler, 24 Ocak Kararlarıyla serbest piyasa ekonomisinin “faziletlerini, tam da İslami” diye ballandırıp anlatanlar, “özelleştirme” adı altında bu toplumun, iğneden ipliğe, şirketlerini, bankalarını, fabrikalarını, madenlerini, PTT’sini, elektiriğini, yollarını, köprülerini, tünellerini, şehir hastanelerini… nesi var nesi yoksa satanlar, “yap-işlet-devret” modeliyle devleti-hazineyi-milleti müteahhitlere haraca bağlayanlar “kurtuluşun” ne olduğunu bilirler mi?


Nereden çıkıyor bu “ekonomik kurtuluş savaşı?” / Hani “uçtuk, uçuyor idik”; 125 milyar dolara çıkan Merkez Bankası rezervimiz, dünyanın “gıpta ile baktığı” bir kalkınma-büyüme hızımız vardı. 128 Milyar doların hesabını verilmeden her şey güllük gülistanlığa dönmüştü. Ne oldu, bir ters rüzgar mı esti, bir yere, bir kayaya, bir dağa mı tosladık yoksa?


Sık sık dile dolanan “dış güçler” lafı, artık gına getirdi. Kurtuluş Savaşının düşmanları belliydi: İngiltere, Fıransa, İtalya ve Yunanistan, o günkü emperyalist işgalcileri açık, seçik, gizlisi, saklısı olmadan açıklıyordu. 1923 Öncesi bağımsızlık, özgürlük ve beka sorunu vardı. Yapılan varlık ve yokluk savaşıydı: “Ya İstiklal, Ya Ölüm.” Böyle başlamıştı Kurtuluş Savaşı.


Kanın, ölümün, tozun toprağın içerisinde, yağmura, çamura, kara fırtınaya aldırmadan, yokluklar ve umarsızlıklarla. Bir eli yağda, bir eli balda, alay-ı vala ile debdebenin ve müsrifliğin tepesinde yapılmıyor böyle bir savaş. Meteliğe kurşun atılıyordu. İsraf edilecek paraları olmadığı gibi, acil ihtiyaçları karşılayacak kadarı da yoktu. Halktan orduya destek için mermi yapılıyor, tüfekler tamir ediliyor, ekmek pişiriliyor, çorap, atlet dokunuyor, çarık hazırlanıyordu. Mondros ve Sevr göğüs göğüse yapılan ve yokluklarla kazanılan bir savaşla yırtılıp parçalanıyordu. Lozan tarihe altın harflerle kazınıyordu. On yılda savaş meydanlarında, geçmiş ile gelecek arasında köprü kuracak olan okumuş, eğitimli, aydın bir nesil yok oldu. Işıklar içinde uyusunlar. Bu millet onlara minnettardır.
Peki bugünkü “dış güçler” hangileridir? Belli değil(!) Ekonomik kurtuluş savaşını kime, ya da kimlere karşı veriyoruz? Siyasi nezakete çok güzel uyuyorsunuz. Her şeyi bilen sözcüleriniz var. Bi zahmet adlarını fısıldasınlar ve bu belirsizlikten kurtarsınlar bizi. Dostumuzu, düşmanımızı bilelim, mücadelemizi ona göre yapalım.


Hemfikiriz zannediyorum: Dünyanın en büyük emperyalist güçleri Amerika, Rusya, İngiltere, Fıransa’dır. Bakıyorum Amerika dış güç olabilir mi? Sayın Cumhurbaşkanı Baydın’la görüşmek için Amerikalara uçuyor, olmadı Romalara gidiyor. “O zaman dış güç olamaz” diyorum. Borçlanma anlaşması yapmak için Dışişleri Bakanını Londralara gönderiyor. İngiltere olur mu? Putin çıkarından ödün vermiyor. Her fırsatta telefonda, ya da Moskova'da görüşüyorlar. Şaşırıyorum. Dış güçlerle bu denli sıkı fıkı olunmaz düşüncesinde olduğum için başka düşmanlar arıyorum: Görünmeyen, bilinmeyen, üç harfliler gibi… Örneğin: Bulmak için soruyorum: Geçen mayıs ayı başlarında elli beş lira olan %26 azotun bugün 25 kg’lık torbasını 200 TL yapanlar mı dış güçlerdir, akaryakıtı on liraya çıkaranlar mı, Cumhuriyet’in fabrikalarını, şirketlerini, bankalarını alanlar mı, satanlar mı dış güçlerdir? Yoksa serbest piyasa ekonomisinde “serbest kur politikası izlenir, fiyatlar kendi kendini belirler, müdahale edilmez” diyenler mi? Hani bizi kıskananlar vardı ya, dış güçler onlar olmasın? Fahiş fiyatı yaratanlar, işçiye, memura 5+7, devletin alacağı vergi ve harçlara %36,2 zam yapanlar, fındığın 3,5 doların altına düşmeyen fiyatını iki dolara indirenler, nohudu, mercimeği, pamuğu, on milyon ton buğdayı ithal edip dolar üzerinden satanlar mı dış güçler? Yoksa dış güçler, siyasetin başarısızlığını, beceriksizliğini örtmek için uydurulan bir kılıf mı?
Her halde zaman içerisinde öğreniriz dostumuzu, düşmanımızı.
Sağlıkla, sevgiyle kalın…