Türkiye siyasetinde bir süredir tek gerçek var: Biata zorlananlar, susturulanlar ve sindirilmeye çalışılanlar.
Murat Çalık...
Sadece bir belediye başkanı değil. Aynı zamanda ağır bir hastalıkla iki kez savaşmış, galip gelmiş, hayatı boyunca omurgasıyla yürümüş bir adam. Bugün ona yapılan şey, sadece bir kişiye değil, bir ahlak biçimine saldırıdır. “Yol arkadaşını sat, iftira at, kurtul” diyen bir düzenin karşısında, “Ben yalan söyleyemem, iftira atamam” diyebilecek kadar mert bir Trabzonlu. Çünkü bazı insanlar makam için değil, vicdanla yaşamak için siyaset yapar.
Tarih bunu çok kez gördü.
Susturulamayanlar ya cezalandırıldı ya da itibarsızlaştırılmaya çalışıldı. Ama şu gerçek hiç değişmedi: Doğruyu söyleyenler zamanla değil, zaman onları doğruladığında kazanır.
Bugün Ekrem İmamoğlu’na yönelik sindirme çabaları, açıkça halk iradesine karşı girişilmiş siyasi bir operasyonun parçasıdır. İki kere seçimle gelmiş, İstanbul halkının ve ülkenin büyük bir kesiminin desteğini almış bir lider, yargı eliyle siyasetten dışlanmaya çalışılıyor. Tıpkı yıllar önce İstanbul Belediye Başkanı iken cezaevine gönderilen Sayın Recep Tayyip Erdoğan gibi.
Sayın Erdoğan’a sesleniyoruz:
Bugün uygulanan yöntemler, 90’ların vesayetçi siyasetini değil, sizin şahsi hafızanızı hatırlatıyor. Dün size yapılan adaletsizlik, bugün başkalarına sizin gölgenizde yapılıyorsa, bu yalnızca mevcut iktidarın değil, siyasi hafızanın da tükenişidir.
Murat Çalık, Ekrem İmamoğlu’nu satmadı. Çünkü onurlu insanlar, tehdit altında eğilmez. Ama belli ki bu ülkenin yönetiminde, doğruluğu tehdit sayan bir anlayış hâkim.
Oysa siyaset, baskı ile değil, halkın güveniyle yapılır. Ve halk, bir gün elinden alınan her gerçeği sandıkta geri alır.
Şunu herkes bilsin:
Bizler bir kişinin değil, ilkenin yanındayız.
Bizler rantın değil, halkın tarafındayız.
Bizler korkunun değil, cesaretin izindeyiz.
Murat Çalık’ı hasta hâliyle köşeye sıkıştırmak, Ekrem İmamoğlu’nu mahpuslarda, adliyelerde pasifize etmeye çalışmak... Bunlar siyasi acizliğin fotoğrafıdır. Gücü, adaletin değil baskının yanında aramak, mevcut iktidarın tükenişinin göstergesidir.
***
Bu millet, bu ülke, kendi seçtiği insanlara diz çöktürmeye çalışan vesayet anlayışından bıktı. Sandıktan çıkan iradeye “makbul” ya da “makbul olmayan” diyerek yön çizmeye çalışmak, milletin aklıyla ve iradesiyle alay etmektir.
Bugün Murat Çalık ve Ekrem İmamoğlu'na sahip çıkmak, aslında hukuka, demokrasiye ve halkın iradesine sahip çıkmaktır. Çünkü mesele yalnızca iki isim değil; mesele, Türkiye'nin geleceğinde hangi yolda yürüneceğidir: Adaletin mi, otoritenin mi?
İktidar sahiplerine sesleniyoruz: Kendinize aynada bir bakın. Geçmişte size yapılan zulmü unutup bugün başkalarına aynı zulmü reva görecek kadar körleşmeyin.
Gelin bu hukuksuzluklara artık bir son verin. Tarih, bu tür çelişkileri asla unutmaz. Ve halk, zamanı geldiğinde sandıkta gereken cevabı "geç" de olsa verir.