Hemen söyleyelim; tandır başında anlatılan masal, hikaye vs.lere “Tandırname” denir.

Tandır: Türk tarihinin derin izlerinin ocağı.

Orta Asya bozkırından, Anadolu bozkırına uzanan kadim vatan fırını.

Kokusuyla kuşattığı vatana, Anadolu denilen yurdun volkanı.

Soğuk kış gecelerinin sabaha uzanan sıcağı.

Ev içi yaşam alanının odağı, yer yataklarının mekanı, fıkraların, masalların, hikayelerin ve hayallerin kulak misafiri.

Karanlığın derin aydınlığı, ayazların arkadaşı.

Bitmek bilmeyen sıcak sohbetlerinin tanığı.

Adresine gidemeyen dertlerin, dert ortağı.

***

Katığı tezekler, ustası nasırlı eller, ürünü geleneksel tatlar.

Çırası gevenden, alevi derinden, dumanı çatıdan, köyü saran tarifsiz kokular.

Bir yanında al yanaklı keteler, diğer yanında Edirne’den Kars’a uzanan lavaşlar.

Değerine tanıklık eder, bacasından süzülen yıldızlar.

***

Tandırın büyüsünü yaşama imkanı bulanlar, şanslı insanlardır şüphesiz. Çünkü hoyratça harcadığımız birçok değerimiz gibi, tandırı da gömdük gitti. Ne yazık ki teknolojik değişim, kolaycılık ve popüler kültür, Türk Kültürünün kolunu kanadını kırmaya devam ediyor. 

Köylerimiz, kokusu pek hissedilmeyen ama varlığı ile köyü uyuşturan radyasyon kuşatmasında. Tezek kokusunun değerini bilenler değişimin çarklarına direnemediler.

Elveda tandır, elveda tandırname.

***

Tandır kültürünü yaşama imkanı buldum, şanslıyım. 

“Kaymakla yoğrulmuş, içli açma kete” için özel günleri sabırla beklemiş, keteye yakılan türkülere eşlik etmiş, lavaşa tereyağını gömmüş, kuru lavaşı suyla ıslatmış, lavaşla yapılan ekmek makarnasını en değerli öğün bellemiş olanlardan biriyim.

Sarıbaş buğdayının, karakılçık buğdayının kısaca genetiği bozulmamış Anadolu buğdayının tandırla buluşmasına tanıklık etmiş, ortaya çıkan o has kokuyu solumuş biriyim. 

***

O kokuyu, o tadı tanımamak büyük kayıp yeni nesil için. Bu; hikayelerle, yazılarla giderilebilecek bir eksiklik değil.

Bölgemizde tandır ve kete denince akla gelen ilk yer Bayburt oluyor şüphesiz. Ne yazık ki Bayburt, bu değeri koruyup bir şehir markası durumuna getiremedi. Oysa tescili yapılıp geleneksel yöntemlerle devamı sağlanmalı ve bu alan turizme açılmalıydı.

Son yıllarda “kete ve tandır kültürünün çakması” Bayburt’ta kendine güçlü bir yer edindi. Bayburt kültürünün sahipleri buna müsaade etmemeliydi. Fırınlarda ya da ayaklı tandırlarda tepsiler içerisinde sıvı yağlarla yapılan “çakma keteler” tandır kültürüyle dalga geçiyor adeta.

Bayburt için vakit henüz geçmiş değil. Gerçek tandır, gerçek buğday ve gerçek kete Bayburt’a çok şey katar.