TARİHTEN GELEN MİRASA SAYGI

Dinimiz vakte dayalı ibadetler ile anılır.
Günde beş vakit namaz kılınacak, vakitleri belirlemek gerekecek.
Ramazan ayına tam vaktinde girilecek.
Hac, zamanında yapılacak.
İslâm dininde vakit bu kadar önemli iken vakti tespit edecek müesseselerin de kurulması kaçınılmazdı.
Astronomi ilmi ile yakından ilgili ay ve güneşin hareketleri ile belirlenen ibadet saatleri için İslam dünyasında vaktin belirlendiği yer anlamını taşıyan Muvakkithane, ilk olarak Şam’da Emevi Camiisi’nde kurulmuştur.
Kelime muvakkit-Arapça/Hane-Farsçadan oluşmuştur.
Osmanlı döneminde büyük camilerin külliyelerinde içinde barındırdığı gök biliminin incelenmesine yarayan alet ve edevatlarla vaktin ölçülmesi için mekânlar yapılmıştır.
İşte bu ibadet zamanlarını (vakit namaz, kurban ve ramazan bayram namazları, bayram başlayış bitişleri, hac ve benzeri) tespit edip, camilerin kıblesini belirleyen, muvakkithanelere çok önem verilmiştir.
Osmanlı döneminde ilk muvakkithane Fatih döneminde ünlü astronomi bilgini Ali Kuşçu tarafından kurulmuştur.
Ülkenin belirli bölgelerinde kurulan bu muvakkithanelerden biri de Ortahisar Mahallesi Fatih Camii karşısında müftülüğe giden sokağın hemen başında bulunmaktadır.
Sağlam ve korunaklı bir şekilde günümüze gelen şirin bir mimarı tarzda yapılmış Muvakkithane, Ortahisar’ın tarihi dokusuna uyumlu şekilde bugüne ulaşmış ve caminin kütüphanesi olarak kullanılmakta.
Direkler ve levhalar görüntüyü bozuyor!


Lakin gelin görün ki medeniyetimizin bir simgesi ve hatırası olarak günümüze kadar ulaşan bu tarihi binanın hem önüne hem de arkasına iki direk dikilmiş.
Bunlara kim izin verir?
Neden tarihi yapının görüntüsü bozulacağı akla gelmez?
Aslında muvakkithane günümüz şartlarında işlevini bitirmiş olsa dahi, alet ve edevatlarıyla o günün şartlarında vaktin nasıl belirlendiğini, gökyüzünün nasıl incelendiğini belirten bir mekan olarak açıklayıcı bilgilerle tarihi mahalleye gelen ziyaretçilerin ilgisine sunulabilir.
Bugün caminin kütüphanesi olarak kullanılması da koruma anlamında önemli.
Gelin görün ki direkler asırlık tarihi binayı gölgede bırakıyor.
Bir değil, iki direkle kuşatma altına alınmış sevimli tarihi Muvakkithane’nin bir resmini çekmeye kalkışan yerli ve yabancı ziyaretçileri direkler engelliyor.
Bu arada tarihi Amasya Sokağı’nın levhası da tarihi tescilli bu önemli yapının taş duvarlarına takılmış.
Dünyanın hiçbir yerinde tarihi mekânların duvarlarına bırakın çivi çakmayı levha filan takmak asla kabul edilemez.
Koruma yapılır, restore edilir.
Buna rağmen detaylar gözden kaçarsa maalesef yapılanlardan çok yanlışlar göze çarpar.
Umarım Müftülük, Vakıflar Bölge Müdürlüğü ve Belediye bu sorunu en yakın zamanda çözme adına girişimde bulunur.
Zamanın ruhuna dokunan mekânlardan olan muvakkithaneler, Osmanlı coğrafyasının önemli merkezlerinde kurulmuştu.
Trabzon da bu merkezlerden biri idi. Ortahisar’daki muvakkithane tarihi mahallenin ruhunu yansıtacak güzellikte bugüne kadar gelmiş.
Daha bir özenle, ecdat yadigârına sahip çıkılmalı.
Geçmişimize saygı duymak onu korumakla olur. 

***

ŞEHİDİN ADI KÜTÜPHANEDE YAŞAYACAK

9.11.1994 tarihinde Siirt’in Eruh ilçesi kırsalında katıldığı bir operasyonda vatan için can veren Trabzonlu şehidimiz Ercan Aygün adına Boztepe İlkokulu bünyesinde ailesi tarafından yaptırılan kütüphane hizmete açıldı.
Şehidimizin adını yaşatmak için ailesi tarafından başlatılan kütüphane kurulması aşamasında, çeşitli kurumların yanı sıra hayırseverler de katkıda bulundu.
Boztepe İlkokulu bünyesinde yaptırılan kütüphane, öğrencilere hizmet verecek.
Şehidimizin ailesinin de katıldığı törende duygulu anlar yaşandı.
Şehidin annesi ve ailenin diğer fertleri törende kütüphanenin açılışında katkı sağlayan kurum ve hayırseverlere teşekkür etti.
Kütüphanenin oluşturulmasında katkıları bulunan Figen Kansız, Fatma Başkan ve Fatma Keskin Arıcı’nın da hazır bulunduğu açılışta kütüphanenin oluşumunda emeği geçen Figen Kansız’a da bir plaket verildi.

***

TRABZON’A DAİR SON KEZ KONUŞMAYA HAZIRLANIYOR

Hasan Melek, Trabzon eski Belediye Başkanlarından.
Trabzon’un tanınmış iş insanı.
Koç Holding kurucusu rahmetli Vehbi Koç’un samimi dostlarından.
Yıllarını hep Trabzon’da geçirmiş.
Trabzon’u çocukluğundan beri bilen, şehrin kültürel ve sanat etkinliklerini takip eden 95 yaşında ama hâlâ doğduğu şehre dair düşünceleri olan bir kent aşığı.
Günümüz Trabzon’u ile geçmişteki Trabzon’u kıyaslayabilecek netlikte hafızasıyla, adeta canlı bir tarih.
Hafta sonu Trabzon Gazeteciler Cemiyeti’nde sohbet ettik.
Ben, Hasan Kanber ve Bülent Deveci’nin de bulunduğu sohbetimizde Sayın Melek’in geçmişten günümüze Trabzon’a dair verdiği bilgileri dinlerken bu kentin tarihi birikimini bir kez daha canlı şahidinin ağzından işitme imkânı bulduk.
Şehrin estetik açıdan giderek eski görünümünü yitirdiğini, kimlikli yapıların bir bir yok olduğunu belirten Hasan Melek, bir kararını da açıkladı.
Bu şehre karşı sorumluluklarının olduğunu ve her Trabzonlu gibi yaşadığımız şehrin daha yaşanılır hale gelmesini istediğini belirten Melek, son bir kez daha basın toplantısı yaparak, eleştiri ve önerilerini dile getireceğini belirtti.
Hasan Melek, kısaca şehrin sorunları ve alınması gereken önlemleri bir yurttaş sorumluluğu olarak görüp anlatacağını söyledi.
Evet ömrünü Trabzon’da geçirmiş hemen herkesin saygı duyduğu Hasan Melek ilerlemiş yaşına rağmen Trabzon’a dair söyleyeceklerini bir basın toplantısı ile dile getirecek.
Ve kendi tabiriyle “artık son sözünü söylemiş” olacak.
Toplantıda nelerden söz edecek?
Artık onu da basın toplantısında öğreniriz.

***

GÜZEL OLUYOR AMA KARADENİZ RAHAT DURURSA

Aması da ne diye soracaksınız.
Sormakta da haklısınız.
Güzel oluyorsa güzeldir işte.
Ama öyle değil.
Ganita'dan söz ediyoruz.
Proje güzel.
Eski Ganita geri geliyor.
Sahil artık halka açılıyor.
Geçen hafta Karadeniz için çok da önemli olmayan şiddette bir rüzgâr esti ve Ganita'nın yeni yapılan mendireğinde yıkılma baş gösterdi.
Taşlar yerinden oynadı.
Mendireğin temeli sarsıldı desek yerindedir.
Hemen yolun başındayken bir çare bulmak gerek.
Bu arada Ganita'nın sahili küçüldükçe küçüldü.
Koy, sanki durgun bir göl halini almaya başladı.
Denizin Ganita Koyu ile irtibatını rahatlatmak için önlem şart.
Uzman değilim bu konuda ama en azından 50 yılını bilirim Ganita'nın.
Artık mendirek mi kısaltılır (Bu haliyle şiddetli bir rüzgarın dalgalarına dayanamayacağı test edildi), Ganita’dan hemen batı yönündeki  barınaklara bir kanal mı açılır? (O da ayrı bir turistik aktivasyon yaratabilir.)
Hakkını da verelim bu arada güzel bir iş yapılıyor Trabzon için.
Lakin Ganita’nın kıyısını yok edip koyun durgun bir göl haline gelişini önlemek gerek.
Bence Ganita’dan başlayıp Beşirli’ye kadar uzanan bu proje Trabzon için yeniden mazinin güzelliklerine dönmek olacaktır.
Eksiklikleri zamanında görmek ve müdahale etmek lazım, yoksa yapılan güzellikler için harcanan emekler boşa gider.