30 Ekim 1918’de Mondros Mütarekesi(Ateşkes) imzalanıyor. Altmış gün sonra (30 Aralık 1918) İngilizlerin öneri, destek ve kontrolleriyle Kürdistan Teali Cemiyeti kuruluyor. Osmanlıdan ayrılan Müslim ya da gayri Müslim toplumların tamamı devlet oldular. Yalnız Ermeniler Osmanlı toprakları üzerine devlet kuramadılar. Türkler, Kürtleri “kendilerinden ayrı” düşünmedikleri için ayrı bir devlete kurmalarına gerek görmediler. Ne var ki, İngilizler Kürtlerin yakasından düşmedi, Türkleri güçsüz kılmak için kışkırtarak Kurtuluş Savaşı sırasında, Cumhuriyetten sonra da kurdurdukları örgütlerle “bağımsız, özgür bir devlet” olmaları için otuzun üzerinde isyan çıkarmalarına destek verdiler. Şimdilerde bunu Amerika yapıyor. Dün İngilizlerin maşası olan Kürt örgütler, bugün Amerika’ya maşalık etmektedirler. Doğal olarak İsyancılar ve askerler arasında yüzlerce insan ölürken, siviller de haliyle büyük zarar gördü. Hele Kürt örgütlerin köy ve düğün taramaları insanlık dışı hareketlerdendi.

107 yıl önce Mondros’un yedinci maddesi gereği-asayişi sağlama amaçlı- Anadolu işgal edilirken üç devlet kurulacaktı. Bunlardan biri Trabzon Pontus Rum devleti, Diğeri Erzurum merkezli Ermenistan, öteki de Diyarbakır merkezli Kürdistan’dı. Ateşkes’in ardından gelen Sevr (10 Ağustos 1920) emperyalist istekleri barış kılıfıyla gerçekleştirmeye çalışan bir paylaşım-yağmalama antlaşmasıdır ve Türklere dayatılmıştır. Padişah asla uyanmadı.

Lozan, Kurtuluş Savaşı ardından dünya uluslarının Türkiye’nin toprak bütünlüğünü, üzerinde yaşayan halkların bağımsızlığını, özgürlüğünü kabulle imzalayarak Cumhuriyet devletini tescil ettikleri bir belgedir. Yalnız Amerika’dır ki, onaylamadı.

Bugün gelinen noktada Amerika’dan gelen direktifle “Terörsüz Türkiye” çıkışı yapılmış, PKK ile masaya oturularak “silah bırakma” söylemi dillendirilmiştir. Bu zamanın, Esat’ın Suriye’den uzaklaştırılmasıyla örtüşmesi, Kürt örgüte bir “statü” verilmesiyle bağlantılı olması, Suriye lideriyle anlaşılması Türkiye’de de bir şeylerin değişmesi isteğine neden oldu. Sevr gereği, şimdilerde BOP diyorlar, Ortadoğu, Amerika tarafından İsrail adına biçimlendirilirken 107 yıl önceki emperyal istekler-Mondros-Sevr gibi- hiç değişmedi, hatta daha da ağırlaştırılarak, İtilaf Devletlerinin isteği PKK’YA yaptırılarak YENİ BİR MONDROS’LA TÜRKİYE’NİN suratına çarpılıyor, boyun eğmesi, kabul etmesi isteniyor.

Graham Fuller’in “Yeni Türkiye” kitabını hatırlayın, alıntılı Hangtintong ne diyor: “Atatürk’ün ve Cumhuriyetin olmadığı bir Ortadoğu ülkesi olacak Türkiye.” Kimse kimseyi kandırmasın: Mondros ve Sevr koşullarını düşünün: Osmanlıya akıl öğrettikleri gibi Türkiye’yi kullanmaya çalışıyorlar, isteklerini dikte ettiriyorlar. Kuzey Irak’ta olmayan, fakat Suriye’de KCK ve PYD siyasi yapılanmasıyla YPG silahlı örgütü devlet kuruluşunu yürütürken PKK, zaten dönüştü, elindeki tüm silahları YPG’YE devretti. Elinde teslim edeceği silahı olmadığı gibi etkin bir örgütlüğü de kalmadı. Çıkıp 107 yıl önceki İngiliz, Fransız, İtalyan ve Yunan emperyalistleri ağzıyla-galip bir devlet-savaşı kazanmış bir devlet gibi örgüt son derece aşağılayıcı-MONDROS AĞZIYLA LOZAN’I hedef gösteriyor, 24 Kurucu Anayasası diyor, Cumhuriyet Kürtlere soykırım uyguladı diyor, ha bir de ne diyor, Türkiye halkları… Türkiye’yi Mondros’la bölünmüş, parçalanmış Kurtuluş Savaşı öncesine taşımak istiyor. / Ey etkili ve yetkililer, hadi biz anlamıyoruz: TC Vatandaşı olma onurunu kabul etmeyen bir örgütün istekleri, “Amerika istedi” diye muhatap alınamaz, 102 yıl önceki ayarlara dönülmesi ağza alınıp tartışılamaz; pazarlık konusu yapılamaz. Kurtuluş Savaşı niçin yapıldı? Binlerce, on binlerce insan niçin öldü? Emperyalist isteklere boyun eğmek için mi?

İRA İngiltere ile böyle bir pazarlık yapabildi mi? ETA İspanya’ya kararlarını dikte ettirebildi mi? Nerede görülmüş böyle emperyalist güçlerin isteği, terör örgütünün “devletin kuruluş felsefesini, uluslararası antlaşmaları yeniden masaya yatırın” demesi? “Terör örgütünü fesih ederek” İngiltere, İspanya örgütlerin “böyle kararlarını” kabul etmişler mi?

1838 Balta Limanı Antlaşmasından sonra İngiltere, Fransa, her ne istedilerse yaptırdılar Osmanlı’ya. Birinci Dünya Savaşından sonra imzaladıkları Mondros ve Sevr’le Osmanlı toprakları pay edilerek Şark Meselesini noktaladılar. Ancak bu antlaşmalar, Büyük Millet Meclisi’nin direnişiyle karşılaşarak emperyalistlerin isteklerine savaş açıldı. Bağımsızlık, özgürlük kazanıldı, Cumhuriyet kuruldu. LOZAN’LA tescil edildi. Şimdi, Türkiye’nin en zayıf anında “tüm bu kazanımları bir örgüte feda edin” diyorlar. Başka hangi nedenle terör örgütü, hangi cesaretle LOZAN’I, CUMHURİYET’İ, 24 Anayasası’nı, SOYKIRIM YAPTI iddiasını devletin suratına çarpabilir?

Türkiye, bir Amerikan mandası mıdır, neden her dediği yapılıyor?

Atatürk milleti nasıl tanımladı? “Türkiye Cumhuriyetini kuran Türkiye halkına Türk milleti denir.” Onurlu Türk vatandaşlığını kabul etmeyen, maşalığı sürdüren bu örgüt mensupları, Cumhuriyet kurulurken ve Cumhuriyetten sonra da çıkardıkları isyanlarla zaten katkı vermediler, devleti yıkmaya çalıştılar. Cumhuriyete düşmanlıkları yeni değil ki… Öncelikle Cumhuriyetin onurlu bir vatandaşı olmayı kabul etsinler, ondan sonra masaya otursunlar.

Kürdistan Teali Cemiyetinin amacıyla PKK’NIN amacı Kürdistan’ı kurmaktır. Böyle bir amaçla hiç kimse masaya oturamaz. 107 Yıl önce ne ise bu örgüt, adı değişse de bugün de odur, yarın da aynı olacaklardır. Lozan’dan, 24 Anayasası’ndan, Cumhuriyetten hiçbir ödün verilemez, “Türkiye soykırım yaptı” önyargısı ağza dahi alınamaz. PKK ile konuşmak “Kürdistan” ı muhatap almaktır.

“Cumhuriyet doğru mu kuruldu, eksikleri yok mu” tartışmalarını öne sürenler önce “hayatlarında ne başardılar”, ona baksınlar, ondan sonra Cumhuriyet’in eksiklerini, Cumhuriyet’i kuranları tartışsınlar. Eksik giderilir, yanlış düzeltilir. Bizimle kardeşçesine Onurlu Türk vatandaşlığını kabul eden ve yaşayan herkese ve Kürtlere selam olsun.

Sevgiyle, esenlikle kalınız…