Günlerdir Türkiye’nin konuştuğu ciddi mağduriyet, bir fotoğraf karesi ile dünya gündemine de taşındı. Bu ibretlik fotoğrafın sanırım resimleri ve heykelleri önümüzdeki süreçte ders alınması adına çok yapılacak ama keşke bu görüntüler olmasa idi…
Dimağlara hüzünlü bir şekilde nakşolunan bu sahne, Gülseren Annenin İzmir Şehir Hastanesinin 11’inci katında yatan oğluna bahçeden el sallaması görüntüsüydü.


Benzer sahneyi ben de Pandemi dönemi yaşamıştım. Oğlum Doktor Sefer de evin balkonunun önüne gelip bizi aşağıdan görüp el sallayıp evine dönmüştü.
Bu fotoğraf tüm vicdanlarda derin yaralayıcı bir iz bırakmıştır. Nitekim Beylikdüzü Belediye Başkanı Mehmet Murat Çalık ile ilgili neredeyse siyasi görüş farkı olmaksızın herkes aynı kanaattedir.
Kimse, ailesi dâhil diğerlerinden farklı bir uygulama elde etme çabasında değildir. Yargılama olmasın da denmemektedir.
Ama şu muhakkak ki, geçirmiş olduğu hastalıklar ile mevcut durumunun hastalıkları tetikleme riski ve ciddi kilo kaybı evde tutukluluk halini zorunlu kıldığı gerçeğinin göz ardı edilerek adeta ceza almadan cezalandırılmasının hukuken ve insani olarak açıklanabilecek bir yanı yoktur.
Süreç sanki bir iddialaşma sürecine döndü. ‘’Çalık turp gibi’’ başlığı ile haber yapan bir gazetenin sanki adli tıp raporuyla zafer kazanmışçasına övünerek, ‘’hasta ölüyor, yalanını çürüttü’’ diye devam etmesi ne denli kin, nefret ve düşmanca bir tavırda olduklarını göstermesi açısından dikkate değerdi.
Buca Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda ziyaretine gittiğimde savcılığa dilekçe verip beklerken, yazı işleri memuru ‘’ne için geldiniz?’’ diye sorunca ‘’insani görevim’’ demiştim, görüşemedik. İnsani davranışlara o kadar ihtiyacımız var ki…
Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesinde de izledim aileyi. Anne, eş, oğul, ablalar, enişteler ve dahası koridorda tüm gün koridorda beklediler. Ziyaretçiler çok oldu. Başkanı görmek mümkün olmasa da özellikle anne Gülseren Çalık’ı görmeye gelenler üzüntülerini ifade ederken hukuksuzluğa isyan ediyorlardı.
Tetkik yaptıranlar çok iyi bilir ki kan tahlil ve diğer işlem sonuçlarını beklerken insan tedirgin, endişeli ve moralsiz olur. Bu dönemde birçok tahlil yapıldı, zaten moralsizsiniz ve sonuçları bekliyorsunuz. Bu dayanılır bir durum değildir.
Bütün bu ızdıraplı sürecin sonunda verilen rapora istinaden evde tutukluluk beklerken kelepçe ile tekrar ceza evine sevk ediliyorsunuz.
Adam öldürmemişsiniz, yaralamamışsınız, kimsenin kılına dokunmamışsınız, terörist değilsiniz, hakkınızda 'suç örgütü yöneticisi olmak', 'suç örgütüne üye olmak', 'irtikap', 'rüşvet', 'nitelikli dolandırıcılık', 'kişisel verileri hukuka aykırı ele geçirmek' ve 'ihaleye fesat karıştırmak' suçlarına dair iddialar var.
Varsa ciddi ispatlar, bir an önce gereği yapılır ama toplum bunlara inanmıyor, ciddiye almıyor. Sebebi de herkesin malumu olduğu üzere güvenilirliği olmayan kişilerce yapılan suçlamalar ve nedense hep aynı partinin belediye başkanlarına yapılan operasyon. Toplum vicdanı şunu soruyor: ‘’Diğer belediyeler sütten çıkma ak kaşık mı?
Adli tıbbın ‘’yeniden alınacak kemik iliği patolojisi ile gerekli tetkik ve işlemlerin ardından hazırlanacak sağlık kurulu raporu sonrasında verileceğini’’ bildirmesi üzerine İzmir Şehir Hastanesine sevk edilen Çalık’ın başında Annesinin nöbeti kesintisiz sürüyor.
Çok ziyaretçileri oluyor, ‘’İzmirliler İzmir’in kadınları bize sahip çıktı, çıkıyor’’ diyerek haklarını da veriyor Gülseren Anne.
Vicdanları sızlayan kalabalıklar hastaneye akın ediyor. Partili partisiz bir sahiplenme var. Genel Başkan, İzmir BB Bşk. Milletvekilleri, İlçe Belediye Başkanları (bir kaçı), İl Başkanlarından, maske takarak destek veren vatandaşlara kadar çok değişik kesimlerden ziyaretçi akını devam ediyor.
Memleketi Maçka’da da ‘’Çalık Başkan Yaşasın’’ imza kampanyasına yoğun katılım sürüyor.
Seçilmiş Yerel Yönetici o yörenin tüm sorunları ile dertlenir, ilçedeki veya ildeki yaşayanlar hemşerisidir ve seçimi kazandıktan sonra herkesin Başkanıdır, cenaze, düğün, hasta seçmez ve sorunları siyasallaştırmaz.
Eğer siyasi davranıyor, tüm ülkeye mal olmuş insanın cenazesine katılmaktan çekiniyor, kendi öz evladının mağduriyeti ile ilgili açıklama yapamıyorsa o yönetici o ilçeye layık olamamıştır.
Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Metin Genç’in açıklaması bu yüzden değerlidir. Sosyal Medya’da teşekkür edenlerin linç edildiğini görerek bunu yazıyorum, niyet okumaktan ziyade bu konuda durduğu yere bakmalıdır.
Kendi memleketinden bu yönde daha çok destek mesajları olmalıdır. Ben Maçkalı olarak gerek fiziki yanında durarak gerekse yazarak vicdani görevimi yapıyorum…
Gülseren Anne ziyarete gelen Özgür Özel dâhil herkese ‘’Ben oğlumu istiyorum’’ demiştir. Bundan daha güzel, insani, duygusal, anlamlı bir söz olabilir mi?
Artık duyun bu Anneyi!