Bir ülkenin birlik ve beraberliğini bozmak isteyen yabancı unsurlar, toplumu zayıflatmak için moral değerlerine saldırır. Ahlaki çöküntü ve kimlik krizi yaratmak, uzun vadede ülkenin savunmasını ve direncini kırmak için bunu çeşitli renklere. bölerek ve katogorize ederek yaparlar. Bunu yaparken satın aldıkları iç odaklardan azami derecede yararlanırlar. Bu gün ülkemizde olan ve uygulanan budur.
Bazı siyasi veya ideolojik gruplar, kendi görüşlerini egemen kılmak için toplumun geleneksel moral değerlerini hedef alabilir. Bu, toplum mühendisliği yoluyla kendi dünya görüşlerini dayatma amacı taşıyabilir. 12 Eylülden önce bunu ziyadesiyle yaşamıştık.
Küreselleşme, tüketim kültürü ve medya aracılığıyla toplumun geleneksel değerleri aşındırılabilir. Aile bağlarını zayıflatan, bireyselciliği ve hedonizmi teşvik eden içerikler, ahlaki yapıyı tahrip edebilir. Televizyonlarda boy boy yayınlanan ahlaksız diziler ve aile bütünlüğümüze yönelik sözüm ona “aile programları” hep bu amaçla planlanıp pazarlanmaktadır.
Toplumda köklü değişiklikler yapmak isteyen bazı gruplar, eski değerleri reddederek yenilerini inşa etmeyi hedefleyebilir. Bunu yaparken de geçmişi ve gelenekleri kötüleyerek mevcut moral yapıyı zayıflatabilirler.
Toplumu bölmek ve çatışma yaratmak isteyen aktörler, moral değerleri hedef alarak bireyleri yalnızlaştırabilir, güvensizlik ortamı oluşturabilir ve kitleleri daha kolay manipüle edebilir.
Bir milletin moral değerleri, o milletin kimliğini, dayanıklılığını ve kültürel devamlılığını belirler. Bu yüzden bu değerlere yönelik saldırılar, genellikle uzun vadeli stratejik hedefler taşıyan planlı eylemler olabilir. Bu gün gerek TSK’nın en güzide subaylarının bir akıl tutulması şeklinde, içi boş bahanelerle, omuzlarındaki rutbelerin ağırlığı altında kalanların gözleri önünde ordudan ihracı ve gerekse her sabah; “bu kadar da olurmu” diye hayıflandığımız hukuksuz uygulamaların hepsinin amacı Türk milletinin moral değerlerini çökertmek ve yok etmeye yöneliktir. Türk milleti bunun farkındadır ve bunu yapanları, seyirci kalanları ve merdiven altlarında sevinç çığlıkları atanları asla unutmayacaktır…
Gerçek “Türk milliyetçileri ve ülkücüler” yaşadığı sürece bu vatan, bu millet elbetteki payıdar kalacaktır.
Selam yiğit ülküdaşlarımıza.