TV dizilerindeki aile temalı programların bazıları, maalesef toplumsal ahlaki değerlerimizi aşındırıyor.
Aile içi sorunların reyting uğruna ekranlara taşındığı programlarda (örneğin evlilik programları, DNA testleriyle baba aranan yayınlar vs.), özel hayat alenileşiyor. Bu da hem mahremiyet kavramını zayıflatıyor hem de aile kurumunun ciddiyetine zarar veriyor.
Bazı aile programları kurgu ile gerçeklik arasında gidip geliyor. İzleyici, sahnelenmiş tartışmaları, aşırı tepkileri gerçek zannedebiliyor! Bu da toplumda “herkes böyle yaşıyor” algısını doğuruyor ve değer yargılarımızda kaymalara neden oluyor.
Kavga, bağırma, hakaret gibi davranışlar bu programlarda sıkça görülüyor. Saygı, sabır, anlayış gibi temel aile değerleri geri planda kalıyor. Genç kuşaklar, bu tür davranış biçimlerini bu programlardan etkilenerek normalleştirebilir! Bu, geleneksel aile yapımız için büyük bir tehdittir.
Bu programlar, evliliği kolayca girilip çıkılan bir ilişki gibi gösterdiğinde ya da aile büyüklerinin otoritesini küçümsediğinde, bu durum aile kurumunun toplumdaki yerini sorgulatarak, aile bağlarını zedelemektedir.
Bazı aile programlarında ekran yüzleri ya da katılımcılar, tartışmalı hayat tarzlarıyla gündeme geliyor. Ancak medya onları sık sık gösterdiği için bu kişiler istemeden de olsa rol model haline gelerek, gençlere kötü örnek olmaktadırlar,
Her şeye rağmen; aile değerlerini güçlendiren, eğitici ve örnek ilişkiler sunan yapımların yeterli ve gerekli sayıda yayınlanmasını beklemekteyiz. Fakat genel olarak, reyting odaklı ve sansasyonel programlar, ahlaki aşınmaya daha çok katkı sunmaktadır,
Bizim bildiğimiz RTÜK denilen kurumun, Türk aile yapısının aşınmasına sebep olacak her türlü yayını gereği gibi denetleyip yönlendirmesidir. RTÜK’ü, özgürlükler önünde engel oluşturacak gayretler yerine, bu önemli konuda göreve davet ediyoruz.