2006 basımlı ‘’sivil örümceğin ağında’’ kitabını okurken maalesef epey bir süredir alamete bindirildiğimizi fark etmişsek te daha anlaşılır, açık ve belgelerle sunan yazar Mustafa Yıldırım sayesinde sona tahminimden daha çok yaklaştığımızı fark ettim.
Birkaç cümlesini alıntıladığım kitapta bilgiler havada kalmayarak belgelere dayandırılmış ve sonrasında gerçekleşen olaylar da yazılanları destekliyor. Aradan yaklaşık yirmi yıl geçmiş. Geleceğe ışık tutmuş ama ya gerçekten anlaşılamayan sırlara bağlı olarak önlem alma imkânı kalmamış ya da işbirlikçiler tahminimizden de çok fazla.
‘’Türkiye genişletilmiş bir operasyonla karşı karşıyadır. Türklerin egemen olmadığı bir federatif devletin yasal alt yapısı yaklaşık 25 yıldır, abartılmış ‘AB kriterleri’ denilerek ve ‘’demokrasi’’ terimi de bolca kullanılarak çoktan hazırlanmıştı.’’
Yazar 25 yıldır hazırlık yapıldığını ifade ettiği federasyon çalışmaları 1980’li yıllarda başlamış. Yani meşhur ‘’bizim çocuklar başardı’’ diye sevindikleri 12 Eylül darbesinden sonra çalışmayı hızlandırarak ortamı hazırlamaya başlamışlar.
Devamında konu daha da anlaşılır hale getiriliyor.
‘’Amerikalılar gelmişler ve Türkiye’nin belediye yasalarını değiştirmek üzere yerli sivillerle ‘’workshop’’ kurmuşlar, yıllardır çalışıyorlar. Bu arada Türkler ne yapıyor? Büyük çoğunluğu Türklerin kaç yüzyıldır bilmem kaç devlet kurup büyük anakaraları yönetmiş olmasıyla övünüyor ve hatta Washington’da mehter eşliğinde yürüyorlar. Geri kalanı da, çağdaş bir devlet kurduk, yetmiş beşinci yılı aştık diye marşlar söylüyorlar.’’ Hamaset ile çalışmak arasında çok büyük fark var.
ABD’nin Suriye özel temsilcisi Barrack sinsi planını uygulamak ve sömürü düzenini devam ettirmek için süslü barış ve özgürlük kelimelerini dilinden eksik etmiyor. ‘’Suriyeliler barışı hak ediyor, ABD’nin Fransa ile birlikte Rojava’nın ‘’birleşik bir Suriye’ye yeniden entegrasyonu’’ için arabuluculuk çabalarının sürdüğünü’ ifade ederken üstten bakış ile niyetini değil bizzat yapacağını ifade ediyor.
Aslında adama kızmamak lazım, ne yapacağını tane tane anlatıyor. Son zamanlarda çok zikredilen ‘’iç cephe’’ yani milli birlik ve beraberliğin sağlamsa, güçlüsün karşı koyarsın. Değilse alamete binersin.
Kitapta belirtildiğine göre; yabancının resmi parasından desteklenen siviller (Türk Demokrasi Vakfı, Stratejik Araştırmalar Vakfı, Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etütler Vakfı-TESEV, Türk Belediyeler Birliği, Liberal Düşünce Topluluğu vb…) içerisinde azımsanmayacak kadar kurum, kuruluş, sivil toplum örgütleri, vakıflar ve yardımlaşma dernekleri var.
Bu arada, Irak'ın Kürdistan Bölgesel Yönetimi'nin Erbil merkezli bir Kürt medya grubu olan Rudaw ilginç bir iddiada bulunuyor. İddia şöyle:
Suriye İnsan Hakları Gözlemevi'nin (SOHR) edindiği bilgilere göre, Rojava Özerk Yönetimi'nin (Kuzey ve Doğu Suriye) Şam ile müzakerelerden tatmin edici siyasi kazanımlar elde edememesi halinde, Türkiye'ye yakınlaşma ve "Misak-ı Milli"ye katılmak dâhil olmak üzere bölgesel bir yeniden pozisyon alma seçeneğini masada tutuyor.
Birleşik Krallık, Suriye İnsan Hakları Gözlemevi'ne iletişim ekipmanları ve kameralar sağlamak amacıyla 195 bin Sterlin değerinde bir proje finansmanı sağladığını doğrulamıştır.
İngiltere merkezli İnsan Hakları Gözlemevi? Ne alaka değil mi? Emperyalistlerin çalışma sistemi böyle. İnsan hakları, demokrasi, özgürlük, kültür gibi değerli adlar altında özellikle ulus-devletleri bölme isteğini süslü püslü kelimeler kullanarak yerine getirmek.
Sosyal Medyada çok kullanılan bir karikatür vardı. Fesli birisi Türkiye’nin Güneydoğusunu lastik gibi çekip Irak, Suriye’nin bir kısmını önce sınırların içine alıyor. Sonra bırakınca bir bakıyorsunuz, Türkiye’nin üçte biri gitmiş. Suriye İnsan Hakları Gözlemevi’nin Rojava ile ilgili haberi bu karikatürü düşünerek değerlendirmelidir.
Cem Karaca’nın sözlerini de yazdığı bir şarkı vardı.
Bu döngü kısır döngü, başı var da sonu yok Dönüyor dönemiyorum, sonunda bir çıkış yok
Yerel ve genel seçim, seçin bakalım seçin Ki dön baba dönelim, aynı yere gelelim
Çete çeteye çatmış, çete çete içinde Battık buruna kadar, cafer getir peçete
Eskiden adam gibi, oturur meze yerdik Şimdi meze yer gibi, oturup adam yiyoruz gayri
E o zaman siz buna müstahaksınız
Kahve köşesinde üç beş tane başbakan oturuvermişler Vallahül azim biz cihana bedeliz Var mı bize yan bakan? Bindik Bir Alamete Gideyoz Kıyamete…