üzerine sinmiş milyonlarca insanın kokusuyla baktım tepkisiz duruyor
çarşaf gibi sessiz sitemsiz ve mavinin tüm tonlarını üzerinde barındırsa da
arada gerek yağmur sularından ve de gerekse ayın gel-git kuvvetinden köşeye sıkıştırılmış kedi gibi gelip kıyıları tırmalıyor
arada da mevsim dönüşlerinde o da bu ritüele birebir uyum sağlıyor dörtnala koşan yağız atların ağzından fışkıran köpükleri getirip bağrıma çarpıyor
bazı zamanlarda kahveringiden yeşile tam bir renk cümbüşüne dönüşüp birisi boğazlıyor da çığlık çığlığa bağırıyor sanki
geceleyin ay yoksa yıldızların üzerine şavkımasından kaynaklı zifiri karanlığa dizilmiş inciler gibi yanıp sönüyor
çoğu kişiyi ürkütse de bana anamın ninnisi gibi geliyor
ne çok türküler ağıtlar yakılmış adına
ne çok söylencelere masallara konu olmuştur
içerisinde binlerce yüzbinlerce anıyı barındıran ve daha nicelerini not defterine kayıt edecektir
kim bilebilir ki?

güneşin tüm renklerini gördüm onun üzerinde
arada rüzgârdan üzerinde kirpiğe benzer beyaz köpükler oluşunca doyum olmuyor seyrine ki
en sevdiğim hâlidir
bazan da zilzurna küfelik sarhoş olmuş ne dediği anlaşılmaz olur
kimisi deniz kuzuladı kimisi de çiçeklendi dermiş onun güzelliğine
kimine bereket olmuş beslemişken kimini de ölüm olup yutmuş
neden bilmiyorum
doğanın her hâlini sevmiş olsam da denize baktığım anlarda ruhuma tarifsiz kederler dolup taşıyor
sözlerim çıkmaz sokak oluyor dudaklarımda
gözlerimse hırçın bir kedi gibi avına kerpelenmiş bir şekilde kalakalıyor üzerinde
baktım son bi cigaram kalmış kutunun içinde
kuş uykusundan uyanmasın tedirginliğiyle usulca kalktım yanından
..

ganita