AKSA elektrik dağıtımı ve satımı yapan bir özel şirketidir. Örneğin, elektriği dağıtmak ve satmak dışında, para toplamayı da çok iyi becermektedir. Fakat yıllardır köyümdeki iki direğin yerini değiştirmek için kılını dahi kıpırdatmamıştır. Ama:
Herkes elektriğe % 25 zam yapıldığını bilir. Yine herkes evde ne kadar elektrik tükettiğini de bilir. Aylardır ödediği faturanın ne kadar olduğunu da. Ekonomisini ucu ucuna getirebilmek ve dengede tutmak için Maliye Bakanından çok hesap yaptığını da bilir; geceleri uykularını kaçıran borçların, faturaların netameli olduklarını da… Bu yüzden tansiyonunun yükseldiğini de. Gelirin az olduğu, fiyatların ve enflasyonun insanı darağacını çektiği bir zamanda gereksiz elektrik tüketimini de azaltmasına karşın, geçen ay ödediği 453 TL olan bir fatura % 25 zamla 566.25 TL olmadı. Çok farklı yazılar geldi “dalga geçilir” gibi.
Ne var ki, zam sonrası gelen şirket mesajında “dönem tüketim bedeli 1351,00 TL olup, 734,00 TL DEVLET DESTEĞİ sonrasında ödenmesi gereken fatura tutarı 617,00 TL’dir” diyor. Fatura bedelinin 1351,00 TL olması için % 300’ün üzerinde zam yapılması gerekirdi, ya da evdeki mevcut tüketimin üç misli bir artması gerekirdi. Oysa zam % 25 değil, % 38’e yakın oldu.
Bunların hiçbirisi olmazken faturaların şişkin gösterilerek düşürülmesi, maaşlara TÜİK’in bilerek, isteyerek düşük gösterilen enflasyon rakamlarıyla “enflasyonun altında zam yapan devleti” elektrik faturalarında nedense çok “bonkör” görüyoruz. Halkın kafasında “devlet desteği” veriliyor algısı yaratılmaya çalışılırken, şükürler olsun ki, burada yapılan aldatmaca hesaplarını çözecek durumdayız.
Aynı oyun, doğalgazda da var:
Doğalgaz için gelen mesaj aynen şöyle diyor: “Sayın Abonemiz(…)ilgili dönem tüketim bedeli 3926,74 TL olup 2168,00 TL’lik DEVLET DESTEĞİ sonrasında ödenmesi gereken fatura tutarı 1760 TL’dir.”
Havaların kısmen ısınması, kombilerin düşük derecede yakılmasına, aylık tüketimin düşük metre küpe çekilmesine neden oldu. Haliyle “2325,00 TL’lik” fatura 1760 TL’ye inecekti.
Ama devlet “piyasa esnafı” gibi, aldatıcı, kandırıcı bir rol üstlenerek, elektrik ve doğalgazda “faturaları yüksek göstererek” yurttaşına “indirim yapmış” gibi gösteriyor.
Piyasa esnafı ne yapıyor?
Bir malın etiketini, “serbest piyasa ekonomisi” olduğu için-denetim olmadığı için, % 300 artırıyor. Normal karıyla sattığı bir çift ayakkabı 1600 TL iken, 4999 TL’yle indirimli satışa çıkıyor. “Bir çift ayakkabı alırsan % 50, iki çift ayakkabı alırsan % 70 indirim yapılır.” İki çift ayakkabı 10.000,00 TL olurken, % 70 indirimle iki çift ayakkabıya 3000 TL’ye alıyorsunuz. “İndirim, indirim” diye gazete, radyo ve televizyonlarda kopardıkları yaygara bir aldatmaca ve kandırmacadan başka bir şey değilmiş… Neticede bir çift ayakkabı ilk fiyatıyla müşteri tarafından satın alınmış oluyor.
Bir araba alan vatandaşından “bir arabalık” daha vergi alıyorsa, bir telefon alan vatandaşından “bir telefonluk” daha vergi alıyorsa, esnafı neden eleştirip suçlayalım. Öyle bir düzen ki, söğüşleyen söğüşleyene… Hem de vatandaşını.
Sayın Bakan, ABD’ye para aramaya gitti. Kendi iş adamlarını gözaltına alan bir devlete kim inanıp yatırım yapmaya gelecek? Hem de böyle bir zamanda.
Telefonlarınıza gelen mesajlara dikkatlice bakınız ve anlamaya çalışınız.
Hiç devlet vatandaşına yalan konuşur mu; aldatıp kandırır mı? Ya da böyle bir oyuna kendini alet eder mi? Yoksa “vatandaşa” deyip o paralar doğrudan özel şirketin kasasına mı giriyor?
Kim bilir, belki de “fiyat alıştırması” yaparak halkı “yeni zamlara”, bağışlayın “fiyat ayarlamalarına” bu yöntemle hazırlıyorlar.
Sevgiyle, esenlikle kalınız…