“Ceylan gözlerine kurban olduğum
Tanrı selamını almaz mısınız?
Mevlam sizi süs için mi yarattı
Biz gel demeyince gelmez misiniz?

Gurbete gidenler azığın alır
Kimisi giderde kimisi kalır
Kimi sevap için Kâbe’ye varır,
Kâbe kapınızda, bilmez misiniz?
 

Sümmani’yem ben bu derdi niderim
Başım alıp diyar diyar giderim
Yarın mahşer günü dava ederim
Siz mahşer yerine gelmez misiniz?”
 

Bilge aşığın, baba Sümmani’nin diyarı Erzurum’a, Narman’a varmak…
Bir medeniyet diyarına yıllar sonra yolculuk yapmak…
Elbette heyecan verici.
Ağustos ayının sonları ve Erzurum yanıyor. Küresel iklim değişikliğinin bölgeye yansıması çok belirgin olmuş.
Cumhuriyet Caddesi; yoğunluğun, trafiğin, hengâmenin nerdeyse tek merkezi, eskisi gibi.
Sağdan soldan uzanarak bu hengâmenin içerisine çıkış yapan Selçuklu izleri biz de buradayız diyor. Tarihin varlığı çok belirgin, içinden geçenlerin önemli bir kısmı hissetmese bile. İklime ve ilgisizliğe karşı, tarihi doku direnmeye devam ediyor.
Aslında tarihi dokuyu ortaya çıkartmak adına önemli girişimler yapılmış, fakat tanımlayamayacağım bir eksik kalmış sanki. O her neyse diğer varları gölgeliyor. Tarihe, medeniyete çok yakınsınız ama bir türlü içine giremiyorsunuz gibi. Atmosfer eksikliği mi var ne?
Sümmani diyor ki: “İrfan mektebinden çıkma kenara, yakma vücudunu beyhude nara.”
Yoksa irfan mektebinden çoktan çıkılmış mı?
Ve artık yanmamız boşuna mı?
Şehir; caddeleri ve sokaklarıyla ağır kış şartlarının izlerini yansıtıyor. Suçlu belli, “kara kış.”
Ne diyordu Sümmani?  
“Arif ol, her ayıbı kendinde ara.”
Sokaklar kalabalık ve sanki herkes sigara içiyor, caddeler izmaritlerle örtülü adeta. Görebildiğim kadarıyla; kapalı yer sigara yasağı burada pek işlerlik bulamamış.
Dadaşlar diyarında söz hala yüksek tonda.
“El ayıbını görmek irfanlık mıdır?”
Baba Sümmani


Tarih; bir yerde sadece orada var olduğu için, orayı tek başına cazibe alanına dönüştüremeyebilir.
Tanıtım, hizmet sektörü, temizlik, toplumsal bilinç, kamu ve sivil toplum kuruluşlarının evrensel bir bilinçle konuyu sahiplenmesi, kentin ve medeniyetin ortaya çıkmasını sağlar.
Cumhuriyetimizin yüzüncü yılında, Erzurum Kongresine katılan delegeleri rahmet ve saygıyla anarak “Kongre binasını” selamladım.
Erzurum demek; Kurtuluş savaşımızın kılcal damarlarından biri demek.
Erzurum demek Kazım Karabekir Paşa ve tabii ki Mustafa Kemal Paşa demek.

Ve Abdurrahman Gazi, bir kült alanı adeta.
Erzurum gezginlerinin en gözde uğrak alanlarından biri.
Ne yazık ki temizlik sorunu bu özel alanda da çok belirgin.
Ama türbenin hemen önündeki Belediyeye ait sosyal tesislerini hakkını vermeliyim, yakışmış.
Burada iyi demlenmiş bir çay eşliğinde gün batımını izlemek, doyumsuz bir güzelliğin içinde kaybolmak gibi.

Artık Narman zamanı.
“Kızıl peri bacalarını” ve Âşık Sümmani diyarını ziyaret zamanı.
Kızıl peri bacalarının oluşturduğu doğal atmosferi yeterince tanımlayabilmek sanırım imkânsız.
Burası bir peri masalı gibi.
Diğer taraftan Narman Peri bacalarının Unesco’nun “Dünya Geçici Miras Listesinde” yer aldığı duyumu gerçek mi, söylenti mi?
Bu tartışmalara yereldeki resmi kurumların da dahil olması ve nihayetinde konunun ulusal medyaya düşmesi traji komik bir durum oluşturdu doğrusu. Kısaca Unesco üzerinden oluşturulmak istenen algı sona erdi.
Bölgenin yeteri kadar gezgin çektiğini söylemek ne yazık ki imkânsız.
Gördüm ki Bilge Ozan Sümmani ve O’nun hayali aşkı Gülperi’nin izlerini sürmek, Narman’da bile oldukça zor!
Sümmani’nin deyişiyle “Sümmani’yi bir kenara yazmışlar.”
Sümmani Ocağının bacası tütüyor mu halâ?
Türk yazın dünyası O’nun koşmalarının peşinden koşuyor mu acaba?
Karacaoğlan, Emrah ve Sümmani çizgisinin peşinden ozanca duruş sergileyen birileri var mı hala?
Sümmani’yi bir kenara bırakmak, derin bir kültürü bir kenara bırakmak demektir.

“Dünyayı sevenler veli değildir
Canı terkedenler deli değildir
İnsanoğlu gamdan hâli değildir
Her birini bir efkâra yazdılar.

Döner mi kavlinden sıdk-ı sadıklar
Dost ile dost olur bağrı yanıklar
Aşk kaydına geçti bunca aşıklar
Sümmani’yi bir kenara yazdılar.


“Gülperi, Aşık Sümmani’nin 11 yaşındayken rüyasında görüp aşık olduğu ve ömrünü O’nu aramaya adadığı sevgilisi.”