Yine emekçinin çantası masaya açıldı,
Bir dilim ekmekle bir yudum su hesaba katıldı.
Bozuk şu dünyanın temeli bozuk;
Amuduyla götürenlerin gözü doymadı, ne yazık…
“Adalet” dediğin, terazide bile kalmadı,
Dirhemler bozuldu, pusula ayar tutmadı.
Bozuk şu kantarın topuzu da bozuk;
Çekici vuran kalemde de insaf kalmadı ne yazık…
İstemeye gelince Hz. Ömer,
Vermeye gelince Ebu Cehiller…
İnanın, son umudumu da tükettiler
Artık kimseye güvenim kalmadı…
Demem o’dur ki:
Bu devlet bakidir, baki kalacaktır da.
Bu çalışmalar da bakidir;
Maaşlar da bir günlük değil, onlar da baki...
Nedir çalışanların ekmeği üzerinden yapılan şu siyaset, hâki!?
Her altı ayda bir aynı terane, aynı oyun…
Gelin Allah aşkına, şu çalışanların maaşına bir nokta koyun.
Gerçek para birimine şunu endeksleyin de bu iş bitirin.
Bir işe de kalıcı bir çözüm getirin…
Üç kuruş aşağı, dört kuruş yukarı
Hesap yapıyormuş gibi kandırmayın şu insanları.
Hesap bellidir; hey, ağaları, beyleri.
Cahil yerine koymayın bu çalışanları.
Kendinize sıra gelince;
Gecenin bir yarısı, iki dakika içinde iş bitirilir.
Üstelik çay kaşığıyla değil, kepçeler dolusu götürülür…
Milletin karşısında “dostlar alışverişte görsün” diye boşuna hesap yapmayın.
Herkes bilir ki; verilecek olan bellidir, oyun oynamayın.
Kameralar kapanınca, işçiyle-işverenin, arka tarafta,
Kahkahalar eşliğinde muhabbet kahvesi yudumlandığını herkes biliyor…
Sendikalar; siz, neden bunu dile bile getirmezsiniz?
Sözüm ona işçinin, emekçinin hakkını savunursunuz, öyle mi?
Peh…
Millet bunu anlamaz, öyle mi?
Çünkü bu durumda sizin hiçbir hükmünüz kalmayacak,
Havadan daha maaş alamayacak…
Bundan korkuyorsunuz, değil mi?
Yine alın; lazım değil.
Biliyoruz, açgözlülüğün sınırı yok;
Bu bir yaratılış meselesi, kimse aptal değil…
Ama hiç değilse “hakkı” ezmeyin…
Bu, Hakk’a uygun değil.
Çalışanları ekonomik olarak sömürüyorsunuz;
Bari psikolojik ve siyasi olarak da sömürmeyin, yeter…
Vicdanınız azıcık insafa gelsin ey sinsiler!…
DEMEK İSTEMEM O’DUR Kİ;
Gerçek para altındır, bilinir.
Asgari ücreti de tüm maaşları da altına endeksleyin;
‘Bu mesele kapandı’ deyin...
Nedir bu göstermelik, yalandan, her yıl yapılan asgari ücret pazarlıkları, maaş tartışmaları?
Siz kimi kandırıyorsunuz, düzenbaz artıkları…
Hani, halkın emeğini savunduğunu iddia eden emekçiler?
Siz, siz bari çıkın ortaya, gerçekleri savunun.
Neredesiniz…?
Muhalefet;
Ya siz; işte fırsat, tam da oy haznesi…
Çıkın ve bu meseleyi savunun.
Çalışanların, halkın hakkını savunduğun,
Bu millet sizi ilk seçimde iktidara taşısın.
Bıktık; Allah aşkına, bıktık…
Şu gelir dağılımı zaten bozuktu iyice yıktık.
Hâlâ asgari ücretlinin, emeklinin gıçında pantolon yırtık.
Bendeniz der ki:
“Siyaset; halkı lafla kandırarak yönetme sanatıdır, gerçekler ise bambaşka...”