Okumuş yazmış, kimi kırkını geçmiş kimi emekli kamu görevlisi kimi eğitimci kimi ise yetmişi geçmiş bir grup dostlarla sohbet ediyorduk. Sohbet, ufka doğru yol alırken bir ara Gazi Mustafa Kemal'e geldi ve oradan da harf devrimine uğradı. Tam da bu sırada, eğitimci, yazar, çok da saygı duyduğum bir büyüğüm aynen şu cümleyi kullandı:
“Düşünün, eğer harf devrimi olmasaydı bu ülkede profesör yetişebilir miydi!?”
Haydaa... Ben, gözlerimi hafif kaldırıp karşımdaki bu Hocaya bir göz attım gayriihtiyari; yanlış mı duydum, bunu söyleyen gerçekten de o muydu, diye? Evet, oydu. O esnada bu kez de dikkatim etraftakilere dağıldı. Kimseden bir itiraz yoktu, hatta biri çıkıp "evet ya" diyerek de desteklemesin mi! Pes doğrusu...
Tabii ben, sessiz bir şekilde herkesi gözlemlemeye devam ediyorum ve eğer böyle bir çıkışın karşısında durursam ortamın havası hemen hemen bozulacak ve ben de bu havayı bozan olacağım o esnada. Üstelik o hocamı da üzmüş olacağım. Saniyeler içinde, bir kaza ânı gibi, bunlar aklınızdan geçiyor... İtiraz cümleleri dilimin doruğuna geldikçe yutuyorum. Yani bir yanlış karşısında susmak zorunda kalıyorum. Çünkü “bir yanlışı, konuştukça düzeltemeyecekseniz ve daha çok hasara sebep olacaksanız işte o zaman susmak gerekir.”
Yuttuklarım şunlardı: Bugün, Arap harflerini kullanan ülkelerde hiç mi profesör yok? Eğitim ve teknoloji geride mi kalmış? Biz o harf devrimiyle onları sollayıp fersah fersah ileride miyiz? Bizden çok daha ileride olan yok mu? Ya da Kanji alfabesi olan Çin, Japon alfabesinden daha mı zordu bizim yüzlerce yıl kullanmış olduğumuz Arap alfabesi? Bakınız Kanji alfabesi olan çin alfabesi ile adamlar teknolojide fersah fersah ilerideler ama…!?
Bakınız Gogol kaynak ne diyor: "Çince karakterlerin sayısı oldukça fazladır ve tahminlere göre(!) 50.000 ile 100.000 arasında değişmektedir. Ancak pratikte, modern iletişimde yaklaşık 20.000 karakter kullanılmaktadır."
Hadi buradan yakın bakalım şimdi. Üstelik Arap alfabesinden oluşan Kureyş Alfabesi olan kuran alfabesi ise dünyada sesleri en iyi ve kusursuz şekillendiren alfabedir de...
Tarihinizi yok ettiler, dininizden kopardılar, kültürünüzü yıktılar ve size de bu vesile ile başkaları tarafından yalan bir tarih yazıp okuttular ve buna da inandırdılar. Şimdi sizler de bununla tarihinizi bildiğinizi zannederek övünüyorsunuz, öyle mi?!
....
Cemil Meriç diyor ki "tarihiniz, tepeden tırnağa, değişmelidir çünkü tarihinizi haçlılar yazdılar. " Ya Prof. Murat Bardakçı? Ya Prof. Oktay Sinanoğlu veya Prof. İhsan S. Sırma ve daha niceleri vs... Siz bu kaynakların yanında tarihinizi doğru bildiğinizi mi iddia ediyorsunuz yoksa?!
Ama şimdi siz aklınızdan “sen Arap alfabesine mi dönmek istiyorsun” sorusunu düşünürseniz, asla… Çünkü ikinci bir yıkım daha yemek istemiyorum… Çünkü alfabeyi değişmekle medeni olmuyorsun, ileriye gitmiyor tam aksine geri kalmış oluyorsunuz… Ama o günkü yıkımın hasarından bahsetmek istiyorum ve ben o tarihi bana yutturmaya çalışanlar tarafından (af.ed.) cahil yerine konularak yüzüme gülünmesini istemiyorum, neslime de güldürtmem…